Bugün farklı bir şey yapmaya karar verdim. Sitem daha yapım aşamasında ama Kemal Sunal'la ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Sanırım amacım reklam yapmak olamaz (siteyi ticari amaçlı kullanmamak üzere vallahi anlaşma yaptırdılar:)) Ayrıca ne reklam yapacak bir tekstil fabrikam var, ne yazdığım her kelime bana KPDS'de artı bir puan getirecek ne de maaşımda kelime başına zam alacağım. Zaten sitemi söylediğim insan sayısı iki elimin parmakları kadar....
Ölümünü bir arkadaşımın mesajıyla öğrendim (sabah sabah sevgili arkadaşım Hüseyin başka haber yok gibi yetiştirdi, "günaydın Kemal Sunal öldü biliyormusun""hayır ama sen birazdan daha yakından bu konuyla alakadar olacak direkt ona soracaksın :). Şaka bir yana o kadar kötü oldum ki. Hemen gazetelere baktım doğruluğunu teyitetmek için, onun gülen suratının altında ölüm yazısını gördüğümde içimde bir parçanın sızladığını hissettim.
Dün gece eve geldiğim, bir baktım bütün kanallarda Kemal abimizin yaptıkları, yaşamı tartışılıyor, hoş bir usluble anılar paylaşılıyor ve defalarca izlenmesine rağmen yine yayınlansa her karakteri canlandırabilecek kadar bilmemize rağmen her seferinde sanki hiç seyretmemiş kadar büyük zevk alalacağımız filmleri yayınlanıyor. Düşünüyorum da anlatabileceğim ufak da olsa bir anısı dahi olmayan bir insan bizleri gerçekten etkileyebiliyor. Çocukluğumun saf hayallerinden, düşlerinden şimdimin artık hayalden arınmış gerçekliğinde dahi Kemal Abimin önemli bir yeri vardı. Her insanın sanırım özellikle çocukluk döneminde (şimdi bir sanatçıyı daha yakındam görmek için bile kendini parçalayan insanları saymassak) rüyalarını süsleyen birileri özelliklede bir artist vardır. Benimde çoculuğumun deyimiyle prensim Kemal Sunal'dı. Babamın yanına yavaşça sokulur kucağına yatar ve babacım biliyor musun ben kimle evlenmek istiyorum derdim. Babam da kimle kızım dediğinde "İnek Şabanla" baba derdim. Babam güler ve kızım ama o benimle yaşıt hatta büyük derdi olsun babacım daha iyi ya ben seni de çok seviyorum derdim. Annem kızım daha çirkin birisini bulamadın mı derdi sevecek. Ama öyle deme anne ben anneannemi de çok seviyorum derdim. Annem eline terliği alır kovalar ben de gülerek kaçardım. Aslında gerçek güzel iç güzelliğini sunabilen değil midir???
İnek Şaban yüzünden evde hep tartışma çıkardı. Küçük kardeşimle ortak çalışır ufak bir çikolatayla onu kendi tarafıma geçirirdim. Sonra da köşeme çekilir kardeşimin film kavgasını kazanmasını beklerdim (İnek şaban dışında hiç bir türk filmini izlemek istememe rağmen sadece onun için yapardım). Benden daha büyük rüşvet verecek birisi olmadığı sürece başarılı olurdum. Bu kavgalarımı şimdi kendi evimde bile veriyorum.
Herkesin onunla ilgili olarak en çok tartıştığı şey sanırım "kullandığı çok kaba-argo sözcüklerdi".Ama bence bu en güzel yanlarından biriydi. Düşünsenize sadece birbirimizi rencide etmek, içimizdeki hayvansı yanımızı açığa çıkartıp nefretimizi kusmak için kullandığımız sözcükler onun dilinde o kaba, sert ve argo halinden, kurtulup öyle şirin, yumuşak ve komik bir hal alırdı ki.. En kötü şeyleri bile espiri haline getirebiliyordu ve bence bu bile ona yakışıyordu.
Biliyorum acıyı herzaman onu gerçekten onun gibi tanıyan onun gerçek parçası olanlar yaşayacak ama ben de onu saygıyla ve rahmetle anıyorum. Ve de onu iyi ki tanıyamamışım ve de ufak bir anım dahi olmamış. Filmleriyle tanığım bu insan filmleri devam ettiği sürece benim için hiç ölmeyecek. Kemal Sunal'a Sevgilerle
geride kalan herkes için
ACI VE HUZUN BIR YILDIZ KADAR UZAK, MUTLULUK ISE GOZBEBEGIN KADAR YAKIN OLSUN. UMUTLARIN GERCEK, GERCEKLERIN MUTLULUK, MUTLULUKLARINDA SONSUZ OLSUN.